Bir gün İsviçre’nin Valais kantonunda bir araba kiralama şirketine 2 kişi geldi. Bir “Porsche” kiralamak istiyorlardı. Ödemeyi yaptılar, kiraladılar.

 

Fenoreporter - Dış Haberler Servisi

 

Arabayla Almanya’ya geçtiler ve orada sattılar! Evet, sattılar! Gerek İsviçre, gerekse Almanya ceza yasalarını iyi bildikleri ve açıkları çok iyi tespit ettikleri anlaşıldı. Çünkü, ne İsviçre, ne de Almanya polisi bu dolandırıcılığa bir çözüm bulamıyor. Araç kiralama şirketinin sahibi de 60 bin İsviçre Frangı değerindeki arabasını göz göre göre kaybetmenin öfkesiyle saçını başını yoluyor.

 

İki ülkenin polisi neden bir şey yapamıyor? Almanya’dan başlayalım: Çalıntı mal da olsa alıcı iyi niyetliyse ve malın çalıntı olduğunu bilmeyen biriyse, parasını ödediği ürün onda kalıyor. İsviçre’deki araç kiralama şirketinin sahibi Almanya’daki alıcının iyi niyetli olduğuna ve arabanın çalıntı olduğunu bilmediğine inanmıyor ama hiçbir şey yapamıyor. Neden? Cevap: Dava açarsa, mahkeme masrafları 60 bin İsviçre Frankı’ndan başlayacak. Aşağı-yukarı arabanın değeri kadar. Üstelik mahkemeyi kazanması ve arabasını kurtarması da garanti değil.

 

Son gelişme: İki dolandırıcı İsviçre’ye dönüşlerinde tutulandı. Araç kiralama şirketinin sahibi, “İsviçre polisi onlarla ilgileniyor ama benim arabam Almanya’da. Hiçbir şey ellerinden gelmiyor” diye iç çekiyor.

 

Bilanço: Araç kiralama şirketinin sahibi olan İsviçreli, 60 bin İsviçre Frangı değerindeki “Porsche” arabasını kaybetti, ayrıca danışmanlık hizmeti aldığı bir Alman avukata 6 bin İsviçre Frangı ödemek zorunda kaldı.