Okyanusların derinliklerinde, devasa uçurumlar ve yarıklarda yaşayan balıklar başka gezegenlerden gelmiş canlılara benziyor. Bu balıkların fiziki görünümlerinin bu kadar ürkütücü olmasının nedeni, düşman bir çevrede yaşamalarından kaynaklanıyor.

 

Fenoreporter - Dış Haberler Servisi

 

Vampir ahtapotlardan tutun çok farklı köpek balıklarına kadar karşılaştığınızda hepsi de korkutucu yığınla tür okyanus dibi canlısı insanın ulaşamayacağı bu bölgelerde cirit atıyor. Büyük ve yeni bilenmiş kadar keskin dişleri, yuvalarından fırlayacakmış gibi gözleri ve zifiri karanlıkta bile parlayan vücutlarıyla bu sıra dışı canlılar sadece okyanusların dibinde yaşıyorlar. Görünüşlerinin bu kadar korkunç olmasının nedeni hayatta kalabilmek ve soyunu yürütebilmek için kendilerini korumak. Bir başka deyişle, kendilerini avlamaya kalkışanları korkutmak.

 

Okyanuslarda 200 metreden sonra ışık çok az. Suyun basıncı çok yüksek. Yiyecek de hemen hemen hiç yok. Isıya gelince; okyanus dibindeki uçurumlarda ortalama 4 derece. Yani, donma noktasının hemen üstünde. Okyanus bilimciler, derin denizlerin yaşamak için çok zor bir ortam olduğunu. Bir çok hayvanın bu ortama uyup sağlayıp yaşayabilmek için böyle canavar görüntülere dönüştüğünü belirtiyorlar.

 

Örneğin, engerek balığı avını yakalamak için iyice keskin dişlerini kullanıyor.Isırıkları o kadar büyük oluyor ki, ağzını kapatamıyor. Çünkü kapatırsa dişleri kendi beynini parçalayacak.

 

Bir başka örnek: Pelikan yılan balığı. Bu balık kocaman bir kafaya, büyük mü büyük bir ağıza sahip, vücudu ise yılanı andırıyor. Bu avantajları ona kurbanlarını yakalayıp yutma imkanını sağlıyor.

 

Üçüncü örnek: Kambur fener balığı. Okyanusların zifiri karanlık olan 2 bin metre derinliklerine kadar inebilen bu hayvan, önünü görmek için kendi ışığını üretiyor. Işık başına yapışık fener diyebileceğimiz bir organın ucunda parlıyor. Bu ışık onun küçük bir ışıklı balık olduğunu zanneden kurbanlarını çekiyor Yani kambur fener balığı iğnenin ucunayem takılmış bir balıkçı oltasını andırıyor.