Zonguldak Tarihi Nedir? Gezilecek Yerler Nerelerdir?

Yeşilin Ve Mavinin Eşsiz Birleşimi Olan Zonguldak’ı Sizin İçin Araştırdık!

 

Zonguldak ismi etimolojik olarak Fransızca ‘Zone’ ve Türkçe ‘Göldağı’ sözcüklerinin birleşiminden oluşur. Batı Karadeniz bölgesinde bulunan bu liman şehri, Türkiye’nin deniz ticaretinde oldukça önemli bir role sahiptir. Zonguldak deyince akla ilk gelen şeylerden biri de kömürdür. Öyleki Zonguldak en zengin taşkömür madenlerine ev sahipliği yapar. II. Mahmut döneminde, 1829 yılında bölgede ilk kömür bulunmuş ve 1848'de ise ilk kömür ocakları açılmıştır.

Bölgenin ilk yerlileri Frigler’dir. Kentte Roma ve Bizans İmparatorluğu da boy göstermiş, Fatih Sultan Mehmet’in 1460’da Amasra’yı almasıyla Cenevizliler Zonguldak’ı da savaşmadan teslim etmiştir. 

Zonguldak limanı I. Dünya Savaşı'nda Sarıkamış'a gidecek malzemelere ev sahipliği yapmış, Türk Kurtuluş Savaşı'nda ise SSCB ile ilişkilerde önemli bir role sahipti. I. Dünya Savaşı'ndan sonra 1919 yılında haklarını korumak bahanesiyle Fransız askerleri önce Zonguldak’ı, ardından da Karadeniz Ereğli’yi işgal etmeye çalışmış ancak Zonguldak ve çevresindeki Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine bağlı güçlerin karşı koymasıyla tehlikeye düşmüşler ve 21 Haziran 1920'de de bölgeyi terk etmişlerdir.

 

 

Zonguldak Gezilecek Yerler:

 

Maden Müzesi

 

 

Müze binası 7000 m2’lik alan üzerine inşa edilerek 09.12.2016 tarihinde Türkiye’nin ilk Maden Müzesi olarak açılmıştır. Maden Müzesi, 1000 m2’lik kapalı müze sergi alanları, bahçe teşhir alanı ve 700 metre uzunluğunda galeri ile TTK eğitim tesislerinden oluşmaktadır. 

Ziyaretçilere ilk olarak tanıtım odasında 10 dakikalık Zonguldak tanıtım videosu izletilir. Videoda Zonguldak’ta kömürcülük hakkında tarihi ve teknik bilgiler de verilmektedir. İkinci katta ise vitrinlerinde iş güvenliği, topoğrafya, sağlık, sosyal bakım ile ilgili malzemeler ve eğitim kitapları sergilenmektedir. Kömürün kok türevleri, fosiller ve kömürün oluşumu da burada anlatılmaktadır.

 

 

Gökgöl Mağarası

 

3350 metre uzunluğunda olan Gökgöl Mağarası, Türkiye'nin en uzun onuncu mağarası ve 875 metrelik yürüyüş yolu ile de Türkiye'nin gezi alanı en büyük mağarasıdır. Zonguldak'ın Üzülmez bölgesinde bulunan aktif bir damlataş mağarası olan bu yer yaklaşık 350 milyon yaşındadır. 1200 metresi, 1975 yılında Türk mağaracı Temuçin Aygen ve İngiliz mağaracılar Chris Mauer ve Harvery Lomas tarafından; 400 metresi ise 1977 yılında Paris Speoloji Kulübü tarafından keşfedilmiştir.  2001 yılında turizme kazandırılmıştır.

 

 

Cehennemağzı Mağarası

 

 

 

Eski adı Ayazma olarak bilinen bu yer Roma ve Bizans döneminde kullanılan üç mağaradan oluşmaktadır. Birinci mağara, iki bölüm halinde düzenlenmiştir. Birinci bölümde, zemin orijinal bitki ve geometrik motifli mozaik ile döşelidir. İkinci mağara, 12 m. yükseklikteki yamaç üzerinde bulunan bölüm 1,5 km dağın içine doğru devam etmektedir. 1960’larda tavandan düşen bir kaya yolu kapattığından, ancak 350 m kadar derinliğe gidilebilmektedir. Mağara 400 m2’lik bir alanı kaplamaktadır. Üçüncü mağara, yüzölçümü bakımından en geniş olanıdır. Zemini taban suyu ile kaplıdır. Yapıldığı dönemde su sarnıcı görevi görmüştür.

 

Mağaraların Mitolojik ve Dinsel Önemi:

 

‘İnsanın doğaya karşı yenilmez dayanma ve saldırma gücünü simgeleyen Herakles’e (Herkül) Kral Eurystheus tarafından verilen on iki görevden sonuncu ve en güç olanı, Cehennem Köpeği Kerberus’un, hiçbir ölümlünün bir daha geriye dönemediği Ölüler Ülkesi’nden (Hades) kaçırılmasıdır. Herakles, Altın Post’u aramak üzere yola çıkan Argo Gemicileri ile birlikte Kdz.Ereğli’ye gelir ve Hermes ile Athena’nın da yardımıyla Kerberus’u yeryüzüne çıkarır. Eurystheus’un Kerberus’u gördüğünde çok korkması üzerine, Herakles onu tekrar Ölüler Ülkesi’ne bırakır. Herakles’in Kerberus’u kaçırmak üzere Ölüler Ülkesi’ne indiği yer Cehennemağzı Mağaraları’dır.

 İlkçağın en önemli iki kehanet merkezinden birinin bu mağaralar olduğu bilinmektedir. Diğeri ise Yunanistan’ın Delphoi kentindedir.

Bir başka rivayete göre, şehir tekfurunun kızı hizmetkarı olan gence aşık olur; birlikte evden kaçarlar ve Cehennemağzı Mağaraları’ndaki kız-oğlan odasına saklanırlar. Cehennem zebanisi de dışarıdan gelecek tehlikelere karşı onları korur. Mağaraya giremeyen tekfur kızına ve genç hizmetkarına “taş olun” diye seslenir, kız ve oğlan taş kesilir.

Cehennemağzı Mağaraları’nın birincisi olan ve kilise mağarası olarak da bilinen mağara içindeki sütunlar, sütun başlıkları, mozaik döşeme ve kandil yuvaları, mağaranın paganizmin egemen, Hıristiyanlığın ise yasak olduğu dönemde, ilk Hıristiyanlarca gizli ibadet merkezi olarak kullanıldığını göstermektedir. Bu mağara içinde bulunan kalıntılar, erken-Hıristiyanlık döneminin izlerini taşıyan motiflerle süslüdür.

 

Kaynak:kdzeregli.bel.tr

 

 

Karadeniz Ereğli Müzesi (Halil Paşa Konağı)

 

                                                                                                                                      (Fotoğraf:visitzonguldak.com)

 

Halil Paşa Konağı 19'uncu yüzyıl sonlarında Padişah II. Abdülhamit döneminde sancak beyi olan Halil Paşa Karamahmutoğlu tarafından yaptırılmıştır. Bozhane Yalı caddesi üzerinde, eski bir kilisenin temeli üzerine inşa edilen konak üç katlıdır. 1998 yılından beri müze arkeoloji ve etnografya müzesi olarak hizmet vermektedir. 

Müzenin zemin katında Ereğli ve çevresinden toplanan Hellen, Roma, Bizans dönemlerine ait mermer mezar atelleri, figürlü mermer sütun başlıkları, cam kaplar, takılar, çeşitli madeni eserler, kandiller ve figürlerden oluşan arkeolojik eserler sergilenmektedir. Birinci katında pişmiş toprak amforalar, Lidya, Grek, Roma, Bizans, Abbasi, Emevi, Sasani, Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı sikkeleri koleksiyonlarından oluşan eserler teşhir edilmektedir. İkinci katta çeşitli erkek ve kadın giysileri ile yöreye özgü bir dokuma olan “elpek” kumaşı ve ipliği, dokuma aletleri, mendil, bohça, örtü gibi dokuma türleri, silahlar,mühürler, saatler ve yöresel etnografik eserler sergilenmektedir. Üçüncü kat ise Osmanlı Dönemi'ne uygun döşenmiş ev konseptli odalardan oluşur. Müze bahçesinde ise, Grek, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait sütun başlıkları, sütun gövde ve kaideleri, çeşitli mimari parçalar, lahitler ile pandomim sanatçısı Krispos’un anıt mezarı da buradadır.

 

 

Bastoncular Çarşısı

 

Bastoncular çarşısı Zonguldak’ın Devrek ilçesinde bulunmaktadır. Devrek'in en önemli el sanatları ürünlerinden biri olan bastonun üretim ve satışının yapıldığı çarşı yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından büyük ilgi görmektedir. El yapımı bastonlar adeta bir sanat eseri gibi… Bastoncular Çarşı görülmeye değer.

 

 

Filyos Plajı

 

 

Batı Karadeniz’in en büyük ve en temiz plajıdır. Yaklaşık 2 kilometre uzunluğunda olan plajın etrafında Tios Antik Kentine ait tarihi kalıntılar bulunmaktadır. 

 

 

Alemdar Müzesi

 

 

Kurtuluş Savaşı sırasında işgal altındaki İstanbul'dan kuvayı milliye tarafından kaçırılan Alemdar  savaş gemisi, Zonguldak'a ve Karadeniz'e hakim olan Fransızlar tarafından ele geçirilmek istenmiştir. 9 Şubat 1920 günü Alemdar'ı Karadeniz Ereğli limanına getiren vatanseverler gemiyi Fransızlara teslim etmemiş ve direnmişlerdir. Fransızlar, kenti işgal etmek istemişler ancak Karadeniz Ereğli halkının mücadelesi sonucu başarılı olamamışlardır. Kurtuluş Savaşı'nın ilk ve tek deniz savaşı Karadeniz Ereğli'de gerçekleşmiştir. Tarihi önemi olan Alemdar Gemisi’nin bire bir örneği yapılarak 08.08.2008 tarihinde müze olarak hizmete açılmıştır. 

 

 

Bölüklü Yayla

 

 

Bölüklü Yaylası Zonguldak’a 52 km mesafede Alaplı ilçesinde yer alıyor. Alaplı tarihi açıdan pek fazla bir yapıya sahip olmasa da doğal güzellikleriyle dikkat çekmektedir. Denizin tadını çıkarmak ve yaylada serinlemek sizin için güzel bir yaz aktivitesi olabilir.



Etiketler: