Ana Sayfa Arama
CHP Lideri Özel: "Biz bu haksız ve namussuz düzeni değiştirmeye talibiz"
Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Biz bu haksız ve namussuz düzeni değiştirmeye talibiz" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletiyle birlikte ayakta ve hakkını aramakta olduğunu dile getiren Özel, "Bakın Türkiye’nin 6,5 milyon oy almış bir siyasi partisiyle Meclis’te merhabalaşıyoruz diye bizi terörist ilan ediyordunuz. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de nasıl bir sürecin içindesiniz? Yıllarca bebek katili dediğiniz kişiye ‘kurucu önder’ diyorsunuz. Bunların hepsi milletin gözünün önünde oluyor. Cumhuriyet Halk Partisi, tarihsel bir tutarlılık içinde geçmişte ne dediyse bugün aynı şeyi söyleyen, demokrasi, barış, kardeşlik isteyen, herkes eşit olsun isteyen, kimsenin hakkını yemeyen ama kimseye de hakkını yedirmeyen bir siyaseti takip ederken; şimdi ‘Ben zulmedeyim, siz susun, pısın, sessiz olun’ istiyorsunuz. Bu kişisel bir şey olsa neyse de şunu biliyor musunuz? Biz bir kelime eksik söylersek, siz bu milleti susturacaksınız. Biz bir adım geri atarsak, siz bu ülkeyi 50 yıl geriye götüreceksiniz. Biz bir santim eğilirsek, siz bu millete diz çöktüreceksiniz. O yüzden ne bir kelime eksik konuşacağız, ne bir adım geri atacağız, ne bir santim eğileceğiz" şeklinde konuştu.
"Trump Erdoğan’a ‘Aptal olma’ diye mektup yazdı"
Büyük bir özgüvenle Türkiye’nin menfaatlerini savunmaya devam edeceklerini dile getiren Özel, "İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği söz konusu oldu. Biz dedik ki ‘NATO’da açık kapı politikası var. NATO’nun o kanadının da güçlenmesi lazım.’ ‘Vay Finlandiya, İsveç. Vaktiyle PKK’lılar iki tur döndüler, orada eylem yaptılar. Siz nasıl PKK’nın hamisi ülkeyi NATO’ya sokarsınız?’ dedi. Dört ay sonra günü geldi, ilk imzayı kendi attı. Kalemi Avrupalıların elinden kaptı, ilk imzayı kendi attı. Ama omurgalı bir duruş sergiledi Erdoğan batıya karşı. Birleşik Arap Emirlikleri’ne 15 Temmuz’dan sonra ‘Darbenin finansörü’ dediler. Yeni Şafak gazetesinden emirin fotoğrafını basıp, ‘darbenin finansörü’, altına kocaman puntolarla ‘şerefsizler’ diye manşet attılar. Daha sonra gidip Birleşik Arap Emirlikleri’nde kardeşine sarılmaz insan o kadar, emire öyle sarıldı ve para istedi yaklaşan seçimler için. Cemal Kaşıkçı cinayeti, bu ülkenin topraklarında işlenen bir cinayetten Suudi Arabistan’ı doğrudan sorumlu tutup, katil ilan edip, daha sonra doların yeşilinin ucunu gösterdiklerinde dosyayı iadeli taahhütlü bile değil, karşı tarafa ön ödemeli olarak Erdoğan aldı, yolladı, yetiştirdi. Trump Erdoğan’a ‘Aptal olma’ diye mektup yazdı. ‘O mektubu katlarım, cebime koyarım’ dedi, hala orada duruyor" dedi.
"Beklentimiz katliamların tamamen durması, bağımsız bir Filistin devletinin tanınması"
Gazze’de iki yıldır İsrail’in soykırımı ve katliamının olduğunun altını çizen Özel, "Mısır’da bir ateşkes mutabakatı imzalandı. Biz ilk baştan beri bu sürece hep şöyle yaklaşıyoruz: Bu adil bir barış değil ama Aliya İzzetbegoviç’in söylediği gibi ‘Kötü bir barış, süren bir savaştan iyidir.’ 67 bin Filistinli ölmüş, yarısı kadın ve çocuk. Ölümler durdurulamıyordu, Gazze tamamen sürülüp gidiyordu ve Trump’ın oradaki hayalleri ortadaydı. Hiç olmazsa kan akmamasına, çocukların açlıktan ölmemesine, kadınların ölmemesine, ekmek kuyruğundakilerin taranmamasına dair bir umut varsa ‘peki’ dedi bütün dünya. Mahmut Abbas bile ‘peki’ dedi Biz de ‘peki’ dedik, takip ediyoruz. Beklentimiz; katliamların tamamen durması, insani yardımların ve sağlık hizmetlerinin eksiksiz sağlanması, bağımsız bir Filistin devletinin tanınması ve Gazze’nin Filistin toprağı olarak muhafaza edilmesi. Bunun dışında bir şey istemek; zaten Filistin davasını terk etmek, Filistin’i yalnızlaştırmak ve İsrail’in kayığına binmektir. İki yıldır kararlı şekilde savunduğumuz bu meselede Erdoğan iktidarının ikircikli tutumunu her seferinde eleştirdik. Gazze’yi İsrail işgalinden kurtarılıp, Trump’ın ilhakına açma hevesine de uyanık ve temkinli bir şekilde yaklaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz tüm uluslararası örgütlerde de bu tehlikeye dikkat çekiyoruz" diye konuştu.
"Türkiye’de emekli aylığı ile 19 kilo dana kıyma alabiliyorsun. Belçika’daki 108 kilo dana kıyma alabiliyor"
Türkiye’nin menfaatlerini korumak için taviz verenlerden olmadıklarını dile getiren Özel, "Milletin huzurunu ve refahını savunmak da böyle olmaz zaten. Bakın Belçika’daydık. Dünya kadar soydaşımızla birlikteydik. Avrupa’dan gelenlerle. Ama onlarla konuştuk, üç gün öncesinden giden arkadaşlarımız dolaştı, not aldılar. Bana orada getirdiler. Orada söyledim, doğru mu? Doğru. Bir de burada bakalım. Biz söylüyoruz, bir tarafta hukukun üstünlüğü olan ülkelerde demokrasi iyi. Demokrasi olduğu için ekonomi iyi. Ekonomi iyi olduğu için ücretler iyi. Fiyatlar düşük. Bir yandan da iktidarın borazanları ‘Efendim enflasyon bütün dünyada var.’ Avrupa ortalaması yüzde 2, Türkiye’de eylül ayı yüzde 3,5. ‘Efendim enflasyon her yerde sorun. Satın alma gücü her yerde düşük.’ Ki Belçika, asgari ücrette en iyi ülkelerden değil, ortalarda bir yerde. Belçika’da emekli aylığı, bin 619 Euro. Avrupa’da 3 bin - 3 bin 500 Euro olan ülkeler var. Bin 619 Euro. Türkiye’de emekli aylığı 348 Euro. Bin 619, 348. Satın alma gücüne bakalım. Bir emekli aylığı ile gittiğinde Türkiye’de 19 kilo dana kıyma alabiliyorsun. Belçika’daki emekli 108 kilo dana kıyma alabiliyor" ifadelerini kullandı.
"Biz bu haksız ve namussuz düzeni değiştirmeye talibiz"
OECD ülkelerinde dolaylı verginin yüzde 20’lerde olduğunu belirten Özel, "Dolaylı vergi, dünyanın en alçak vergisidir. En haksız vergisidir. Niye? Çok para kazanan bir fabrikatörle, o fabrikanın kapısındaki bekçi aynı vergiyi verir. Neye? Elektriğe, suya, cep telefonu görüşmesine, süte, zeytinyağına, yumurtaya, çocuğunun okul servisine aynı parayı, aynı vergiyi verir. Bu dolaylı verginin oranı Türkiye’de yüzde 66. Yani fakir - zengin ayırmadan herkesten alınan vergi yüzde 66. Sonra bir de yüzde 23’lük bir vergi var. Maaşlardan kesilen vergi. Yani bütün çalışanların aldıkları maaştan, sadece asgari ücret kadarki payı muaf. Türkiye’de ödenen bütün maaşlardan para çekilmeden kesilen vergi var ya. Eline değmeden, cebe, çantaya girmeden bordroda kesilen vergi yüzde 23. Etti mi yüzde 89? Geriye ne kalıyor yüzde 11. Bu ne? Kurumlar Vergisi. Türkiye’nin dört bir yanında çalışılan, üretilen, ticaret yapılan, hizmet sektörü, bütün alanlarda şirketlerin kazandıklarından ödediği vergi toplam verginin yüzde 11’i. Yüzde 89, bu salonda oturanlardan; yüzde 11, başımızda parayı kazanıp göbeğini kaşıyanlardan alınan vergi var. Eğer bu ülkede iktidar değişip de Tayyip Erdoğan’ın yerine emeklinin, çalışanın, işçinin, memurun, çiftçinin ve esnafın dostu bir iktidar gelmezse, bu vergi düzenini alaşağı, tepetaklak değiştirmezse bu ülkede kimsenin sorunu çözülmez. Biz bu haksız ve namussuz düzeni değiştirmeye talibiz. Başka bir şeye değil" dedi.
Türk Milli Futbol Takımı’nı çalıştıran Vincenzo Montella’nın bir zaman Adana’nın vergi rekortmeni olduğunu ifade eden Özel, " Bir de insanın en çok çıldırdığı da ne? Vergi rekortmenlerine açıkladılar bu hafta. Adana’da, Konya’da, Samsun’da vergi rekortmenlerini gördünüz mü? Futbolcular, teknik direktörler. Adana vergi rekortmeni şimdi milli takımı yönetiyor. Vaktiyle 2001’de herhalde Adana Demirspor’un hocasıydı; Montella. Adana’da vergi rekortmeni olmuş adam. Sivasımızın vergi rekortmeni; Yunan futbolcu Karelis. Konyamızın vergi rekortmen listesindeki; Guilherme. Ali Mahir Bey bilir bunları, çok yakından takip ediyor futbolcuları. Türkiye’de, Konya’da o kadar firma var. Çalışıyorlar, üretiyorlar. Anadolu Kaplanları. Anonim şirketler, limited şirketler, holdingler. Ama futbolcular vergi rekortmeni oluyor. Neredeyse Türkiye’nin dört bir yanında gerçek anlamda vergi vermesi gerekenlerin bir şekilde yolunu bulduğu, hiç elini cebine atmadığı ama bu salonlarda ya da çağırdığımızda karda - kışta meydanlara koşanların cebinden devletin elinin çıkmadığı bir düzendeyiz. Yoksulun cebine atılan o eli oradan çekeceğiz, kırıp atacağız. O şefkatli eli, milletin sırtına dayayacağız" şeklinde konuştu.
"Gökçek’in 97 yolsuzluk dosyası savcılığın önünde duruyor"
Dün Ankara’nın başkent oluşunun 102’nci yılını kutladıklarını hatırlatan Özel, "Ankara 6,5 yıldır Mansur Başkan’a emanet. Bundan rahatsızlar. Nasıl İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, yıllar sonra hiç seçim kaybetmeyen Erdoğan’a biri Beylikdüzü’nde, üçü İstanbul Büyükşehir‘de seçim kaybettirdiyse; Mansur Yavaş da burada, hem de artık Ankara’yı parsel parsel sattıklarını kendi Başbakan Yardımcıları, Meclis Başkanları, AKP’nin kurucu kadroları kabul etmişken; Ankara’yı onlardan alan, temiz yöneten, ‘Az laf, çok iş’ diyen, yavaş yavaş ama büyük bir azimle Ankara’yı içinde bulunduğu rezaletten kurtaran birisine, şimdi tek bir kuruşa el uzatmadığını bildikleri halde bayram kutlamaları ve konserlerden yolsuzluk çıkarmaya çalıştılar. Mansur Başkan iç denetim yaptırmıştı, sorumluluğunu yerine getirmişti. Oradan bir şey çıkmadı. Sayıştay geldi, denetledi. Tertemiz. Mülkiye müfettişleri aylarca araştırdı, hiçbir şey yok. Çıkan iddianamede Mansur Başkan’ın adı yok, ne sanık, ne tanık. Ama başsavcılık bakanlıktan soruşturma izni istiyor. Neden? Devlet memurluğu kanunu. Acaba etkili soruşturma yürüttü mü diye soracak. Ama bunun üzerinde tepinen bir anlayış, bir algı yönetimi oluşturmaya çalışıyorlar. Yolsuzlukları öyle tuğla gibi, briket gibi kitap olmuş Melih Gökçek, iki tane briket gibi kitap var. 97 yolsuzluk dosyası savcılığın önünde duruyor. Ankara’yı parsel parsel satana soruşturma yok" dedi.

İhlas Haber Ajanası
İhlas Haber Ajanası

Fenoreporter’deki bu bölümde, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından sağlanan haberler, herhangi bir editoryal müdahale olmaksızın doğrudan ajans kanallarından iletildiği şekliyle yayınlanmaktadır. Bu alanda yer alan tüm haberlerin hukuki sorumluluğu, haberi ileten ajanslara aittir.