
Fenoreporter Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak kaleme aldığı yazısında Günaydın gazetesinin eski sahibi Asil Nadir'in vefatı üzerine anılarını anlattı. İşte detaylar..
Fenoreporter Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak kaleme aldığı yazısında Günaydın gazetesinin eski sahibi Asil Nadir'in vefatı üzerine anılarını anlattı. İşte detaylar..
MEDYA YAZILARI ASİL NADİR’İN ARDINDAN
Alay Köşkü Caddesi’ne inen Eryılmaz Çıkmaz Sokağı’nın hemen girişinde, sol tarafta bulunan binada o sabah telaşlı bir koşuşturma vardı.
Gazeteye girince ilk karşıma çıkan ve görevlilere talimat yağdıran Nuyan Yiğit’le karşılaştım Yiğit, Günaydın grubu gazetelerini bünyesinde toplayan Veb Ofset yönetiminde başkan yardımcısı görevini yürütüyordu.
“Hayrola ağabey” dedim, “Bu kargaşa ne?”
“Asil Nadir geliyor” yanıtını verdi.
Asil Bey’in gazeteyi ikinci ziyaretiydi bu.
Bir satın aldığında gelmişti, bir de şimdi.
Nuyan Yiğit ekledi: “Toplantıya sen de katıl. Mutlaka katıl.”
---
Yeni Asır’dan kimbilir kaçıncı kez kovulduğumda, haberi duyan rahmetli Nezih Demirkent, “Bunlar senin değerini bilmiyorlar. Nankörler. Atla gel, Günaydın’da işe başla” diye telefon etti.
Hürriyet serüveninden sonra bir kez daha İstanbul yolu görünmüştü.
Yeni Asır’dan kovulmamın öyküsü de ilginçti.
Sabah’ın hızla büyümesi nedeniyle Dinç Bilgin için Yeni Asır’ ikinci, belki de üçüncü plana atmıştı. Yeni Asır kökenli olan, Bursa’da yerel medyanın öncülüğünü yapan rahmetli Saruhan Ayber, bu kentteki tüm gazeteleri yönetip sonunda işsiz kalınca Dinç Bilgin’den iş istemişti. O da “Git, Yeni Asır’ı yönet” demişti.
Ben Genel Yayın Yönetmeni’ydim. Aramızda hiçbir sorun yoktu. Ama birkaç ay sonra, bir akşam beni yemeğe çağırdı, masada “Yarın itibariyle seninle yollarımız ayrılıyor” dedi. Nedenini sordum. Cevap: “Senin güçlü kişiliğin bu gazeteyi istediğimce yönetmeye engel oluyor!”
Ertesi sabah muhasebeden çağırdılar. Bir zarf verdiler. Tazminatımdı. Benimle birlikte, ekibimde yer aldıkları iddiası veya gerekçesiyle, Hamdi Türkmen, Rıdvan Kaynar, Hüseyin Yoldaş ve Akın Kıvanç’ın da iş akitleri feshedildi.
5 arkadaş ortada kalmıştık…
---
Oysa Yeni Asır’a dönüşümü de gazete istemişti. Hürriyet’te çalışıyordum. Saruhan Ayber, İstanbul’a geldi. Buluşmamızı istedi. Buluştuk: “Patron ‘bu kadar balayı yeter, yuvaya dönsün’ dedi. Sana 2-3 gün süre. İzmir’de bekliyorum.”
Rahmetli Çetin Emeç’e çıkıp ayrılacağımı bildirdim. “Allah” diye haykırdı, “Ben seni yerime hazırlıyordum. Beni o 4’lü Çete ile başbaşa mı bırakacaksın?”
Erol Simavi’ye haber vermiş. İsviçre’den atlayıp geldi. Taksim’deki otelde tüm katı kapsayan süitine davet etti. Kendi eliyle votka hazırladı.
“Derdin ne Erdal?” diye sordu.
“Efendim” dedim, “Geldiğimden bu yana hiçbir iş yapmadan oturuyorum. 4’lü Çete kendilerinin dışında ot bile bitmesine izin vermiyorlar.”
Biraz düşündü, “Kal” dedi, “Onlardan nasıl kurtulacağını göreceksin.”
Kalmadım.
İşte Yeni Asır’a bir kez daha dönüp, bir kez daha kovulmamın öyküsü böyle.
---
Dediğim gibi Nezih Demirkent, “Atla gel, Günaydın’da yerin hazır” deyince İstanbul’un yolunu tuttum
Yukarıda anlattığım gibi, Asil Nadir’in Günaydın’ı ziyareti benim iş başı yapmamdan 7-8 gün sonraya denk geldi.
Genel Müdür, rahmetli Nevzat Ünlü’nün odasında toplandık. Masanın üstünde bir tepsi dolusu buğusu tüten simit vardı. Yanında da koca bir tabak dolusu kaşar peyniri.
Asil Nadir, İstanbul Üniversitesi’nde iktisat okuduğu yıllarda biraz da maddi imkansızlık nedeniyle simit-peynirle açlığını gidermişti. İşte o yıllarda bir simit-peynir sevdası oluşmuştu.
Kimbilir belki de, Nevzat Ünlü’nün odasında simit-peynir “Ziyafet”i verilirken o yılların özlemini çekiyor veya o yokluk yıllarını anımsıyordu. Kolay mı; şimdi İngiltere’nin en zengin 50 kişisi arasında sayılıyordu.
Asil Bey o toplantıda, “Günaydın’ı yeniden bir numara yapın. Maddi olarak tüm gücümle yanınızda olacağım” güvencesi verdi.
---
Aradan bir ay ya geçti, ya geçmedi. Bir haber: Erol Simavi, 4’lü Çete’yi tasfiye etmişti.
İşin püf noktası: 4’ü de Nezih Demirkent’in Hürriyet Genel Müdürü olduğu dönemde onunla çalışmışlardı. Demirkent vefa insanıydı. 4’ünü de Günaydın’a getirdi.
Böylece Hürriyet’ten ayrılmama neden olan 4’lü Günaydın’da karşıma çıkmıştı. Üstelik diş biliyorlardı. Dedikoduyu seven Erol Simavi, onları benim yakınmam nedeniyle kapı dışarı ettiğini yaymıştı.
Kısacası, yağmurdan kaçarken doluya yakalanmıştım.
---
Derken bir mucize oldu. Sabah gazetesi Günaydın’ın İzmir temsilcisini transfer etti.
Soluğu Nevzat Ünlü’nün odasında aldım.
Rahmetli Nevzat Ağabey ile Yeni Asır’ın İstanbul temsilciliğini yaptığı dönemden bu yana iyi dosttuk.
Günaydın’ın İzmir temsilciliğine talip olduğumu söyledim. Biraz düşündü, “Tamam” dedi, “Ama ana künyede yazı işleri müdürü unvanının kalması şartıyla…”
Seve seve kabul ettim.
“Bir şartım daha var” dedi, “İzmir’de ek çıkaracak ve Yeni Asır’ın çanına ot tıkayacaksın.”
Onu daha da seve seve kabul ettim.
---
İzmir’e döndüm. Hemen benimle birlikte kovulmuş 5 arkadaşımı işe aldım. Tek eksiğimiz bir sayfa sekreteriydi.
O günlerde kimin aracılığıyla geldiğini hatırlamadığım, saçı-sakalı birbirine karışmış 40-50 yaş arası bir randevu isteyip görüşmeye geldi.
“Ben Aydın Daruga” dedi, “Sayfa sekreteri olarak sizinle çalışmak istiyorum.”
Sonradan öğrendim. Aydın Daruga, 1960’lı yılların ünlü rock müzik grubu “Silüetler”in bateristiydi. Ardından “Moğollar” grubunun kurucuları arasında yer almıştı.
Ve bir gün aklına esmiş, müzik hayatını noktalamış, memleketi İzmir’e dönmüştü. Gazeteciliği biliyordu.
İşte benim kapımı çalması o günlere denk geliyordu.
İş başı yaptırdım. Çok keyifli bir dönem geçirdik. Nevzat Ünlü’ye verdiğim sözü de gerçekleştirdim. Yeni Asır’ı önce ikinciliğe, sonra da üçüncülüğe düşürdüm. Hazırladığımız ek o kadar başarılı oldu ki, Günaydın’ın günde ortalama 7 bin civarında olan satışını 80 bine çıkardım.
---
Asil Nadir, Günaydın grubunu 4 kişiye emanet etmişti. Hepsi öldü. Hayatın hazin gerçeği:
-Nezih Demirkent: 11 Şubat 2001’de 71 yaşında öldü.
-Fahri Görgülü: 26 Nisan 2005’te 70 yaşında öldü.
-Nuyan Yiğit: 22 Haziran 2016’da 89 yaşında öldü.
-Nevzat Ünlü: 23 Mart 2023’te 90 yaşında öldü.
-Ve o ekibin lideri Asil Nadir 9 Şubat 2025’te 83 yaşında öldü.
Böylece bir tarihin son sayfası kapandı.
Allah hepsine gani gani rahmet eylesin.
----
Not: Bu hikaye veya anılar demeti burada bitmez.
İlk fırsatta gerisini getirmek umuduyla.