
Fenoreporter Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak kaleme aldığı yeni yazısında 'McDonald's' ile ilgili çarpıcı ifadeler kullanırken dikkat çeken bir konuya değindi.
Fenoreporter Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak kaleme aldığı yeni yazısında 'McDonalds' ile ilgili çarpıcı ifadeler kullanırken dikkat çeken bir konuya değindi.
İşte Erdal Şafak'ın " KÜÇÜCÜK BİR HAMBURGERCİ 70 YIL SONRA DÜNYADA NASIL FELAKETE NEDEN OLDU?" başlıklı yazısı..
1937’de Patrick McDonald adlı bir girişimci Kalforniya’nın Arcadia bölgesinde bir “Hot-dogs” dükkanı açtı. İşleri iyi gitmedi. 1940’ta Richard ve Maurice adlı iki oğlu dükkanı devraldı, San Bernardino’ya taşıdı ve “McDonald’s restoranı” adını verdi.
İki kardeş bu girişimleriyle 85 yıl sonra kanserden sonra en büyük sağlık felaketi olacak obezitenin tohumlarını attıklarını bilmiyorladı. Bilemezlerdi de.
Mönüleri dana eti, balık ve tavuktan oluşuyordu. Tabii patates cipsi de unutmamak gerekiyor. Hepsini büyük mangallarda kızartıyorlardı. Mönüde 25 çeşit yiyecek öneriliyordu ama ana yemekler bunlardı.
Konseptleri “Al götür” mantığına dayanıyordu. İster ayak üstü ye, ister arabanda.
İki kardeş cironun büyük bölümünü hamburgerin oluşturduğunu farkedince mönü listesini yüzde 80 azalttılar.
Sonra karşılarına Ray Kroc diye bir “Milk shake” satıcısı çıktı. Adam 2 kardeşin bu kadar cihaz siparişi vermelerinden meraklandı.
Bu arada 2 kardeş sürekli yeni şubeler açıyordu. Ray Kroc onlardan 10’unun işletme hakkını satın aldı. Sonra yavaş yavaş diğerlerine yöneldi…Yıl: 1955.
Sonunda “McDonald’s” zincirinin çoğunluğunu ele geçirdi.
Ve dünyanın felaketi böyle başladı.
Bugün “McDonald’s” dünyanın 4’te 3’ünü “İşgal etmiş” durumda. En az 100 ülkede binlerce ama binlerce şubesi var.
Sadece kutuplar –şimdilik- faaliyet alanı dışında. Bir de çöller!
Ardından aynı modelle (Franchising) çalışan diğer gruplar çıktı: Burger King, Pizza Hut, KFC, döner zincirleri, lahmacuncular, dürümcüler, özelllikle New York’ta adım başına karşınıza çıkan hot-dogs büfeleri…
Bizde bile TV kanallarında, internette, sitelerde, sosyal medya platformlarında yayınlanan sepetli-sepetsiz yiyecek reklamlarında görsel olarak ya hamburger yer alıyor, ya dürüm, ya döner ya da pizza… Ağızlarını şapırdata şapırdata yiyorlar. İştahla.
---
Sonuç?
Cevap: Günümüzde 2 salgın var. 1-Hazır yemek. 2-Video oyunları.
Hele ikisi birleşince tam bir felaket ortaya çıkıyor.
Çünkü, özellikle çocuklar ve gençler bol ketçap ve mayonezle, yani yağlı mı yağlı soslarla tepeleme doldurulmuş hamburger, dürüm, döner veya pizza paketleriyle televizyonlarının ya da playstation’larının karşısına geçiyorlar. Saatlerce ama saatlerce bir yandan atıştırıyor, bir yandan da video oyunlarına dalıyorlar.
Spor sıfır. Hareket tuvalete gitme dışında sıfır…
Sadece yiyorlar ve oynuyorlar…
---
Sonucun sonucu:
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNİCEF) son araştırmasına göre, dünyada obez çocuk sayısı düşük kiloluları geçti.
Çocuklar elbette farkında veya bilincinde değil, bu sağlıksız ve tehlikeli beslenme ileride onlara tip-2 diyabet, kalp-damar hastalıkları, kanser olarak dönecek.
Devletlere de yüklü sağlık gideri olarak…
Biz belki göremeyeceğiz ama dünyamızı insan sağlığı açısından çok karanlık bir gelecek bekliyor.
Ve bütün bunlar Richard ve Maurice McDonald adlı iki kardeşin küçücük bir hambuger büfesiyle başladı!