Atık Yönetimi ve Atıktan Enerji Üreticileri Derneği (TAYED) Başkanı Ali Rıza Öner, "Bu yaz, su faturaları da elektrik kadar yakıcı olabilir. Aylık 240 kilowatt saat elektrik tüketimini aşan haneler, bir üst kademeye geçiyor ve yaklaşık yüzde 40 daha pahalı tarifeden ödeme yapıyor. Su aboneliklerinde de benzer bir yapı var" dedi.
TAYED Başkanı Ali Rıza Öner, yaptığı yazılı açıklamada enerji tasarrufunun yalnızca cihaz ayarlarıyla değil, günlük alışkanlıklarla da doğrudan ilişkili olduğunu belirtti. Kamuoyunda genellikle yalnızca klima kullanımı üzerinden tartışılan yaz tüketiminin aslında çok daha karmaşık ve çok kaynaklı olduğunu vurgulayan Öner, "Sıcak havayla birlikte buzdolapları içerideki ısınan havayı soğutmak için daha fazla çalışıyor, kompresörler sık sık devreye giriyor. Nem ve terleme, kıyafetlerin daha sık değiştirilmesine ve yıkanmasına yol açıyor. Bu da çamaşır makinelerinin ve kurutucuların kullanımını artırıyor. Ütü de devreye girince ortaya neredeyse klima kadar enerji tüketen bir döngü çıkıyor. Klima sıcaklığı 22 dereceye ayarlandığında her 1 derecelik fark yaklaşık yüzde 10 ek enerji tüketimi demek. Fan hızını yüksek tutmak cihazı sürekli çalıştırır. Bakımı yapılmamış, filtresi kirli bir klima ise hem etkisiz serinlik sağlar hem fazla elektrik çeker. Sıcaklık ve nem, insanların günde birkaç kez duş almasına neden oluyor. Daha fazla çamaşır yıkanıyor. İçme suyu tüketimi artıyor. Özellikle büyük şehirlerde birim su bedeli zaten yüksek. Bu yaz, su faturaları da elektrik kadar yakıcı olabilir. Aylık 240 kilowatt saat elektrik tüketimini aşan haneler, bir üst kademeye geçiyor ve yaklaşık yüzde 40 daha pahalı tarifeden ödeme yapıyor. Su aboneliklerinde de benzer bir yapı var. Ancak birçok aile bu kademeye geçtiğini fark etmiyor bile. Faturada yaşanacak artış sürpriz değil; matematiksel bir sonuç" dedi.
Basit önlemlerle yüzde 20’ye varan tasarruf mümkün
Öner, yüksek faturalar karşısında bireysel düzeyde alınabilecek etkili önlemler için klima ayarının 24 dereceye sabitlenmesini, fan hızının düşükte kullanılmasını ve güneş alan camlara perde veya cam filmi uygulanmasını önerdi. Öner, ayrıca gece serinliğinde nem alma modunun çalıştırılmasını, klimanın filtrelerinin düzenli bir şekilde temizlenip bakımlarının ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Enerji tasarrufunun yalnızca cihaz ayarlarıyla değil, günlük alışkanlıklarla da doğrudan ilişkili olduğunu belirten Öner, duş alırken suyu sonuna kadar açmayıp düşük debili duşla temizliğin mümkün olduğuna değindi. Buzdolabının kapağının sık açıp kapatılmaması gerektiğini dile getiren Öner, her açılışta sıcak havanın gireceğini ve cihazın çalışma süresinin uzayacağını belirtti. Çamaşırların kısa programda yıkanılması gerektiğini, yazın çamaşırların genellikle kirlenmeden değil terlemeden dolayı yıkandığına değinen Öner, kısa programın yeterli olduğunu ifade etti.
"Enerji ve su artık sadece birer hizmet değil, sürdürülebilir yaşamın anahtarıdır"
Kamu kurumlarını göreve çağıran Öner, "Enerji Bakanlığı, belediyeler, EPDK ve su idareleri sade, açık ve anlaşılır bilgilendirme kampanyaları başlatmalı. Faturalar sadeleştirilmeli, hangi cihaz ne kadar tüketiyor örneklerle anlatılmalı. Kamu spotları, sosyal medya videoları ve mobil rehberler devreye girmeli. Serinlemek, su içmek ve çamaşır yıkamak lüks olmamalı. Sosyal tarifeler, hedefli destek mekanizmaları ve tüketim uyarı sistemleri gecikmeden hayata geçirilmelidir. Aksi takdirde yaz aylarında yaşamak bile maliyetli hale gelir. Klima düğmesine bastığınızda, musluğu açtığınızda bu krizi yaşıyorsunuz. Yüksek tüketim ve kademeli tarifelerin birleşimi, bu yazı ekonomik açıdan da ‘yanıcı’ hale getirdi. Bu tabloyu değiştirmek hem bireylerin hem kurumların bilinçli adımlar atmasıyla mümkün. Enerji ve su artık sadece birer hizmet değil, sürdürülebilir yaşamın anahtarıdır" ifadelerini kullandı.
TAYED Başkanı Ali Rıza Öner, yaptığı yazılı açıklamada enerji tasarrufunun yalnızca cihaz ayarlarıyla değil, günlük alışkanlıklarla da doğrudan ilişkili olduğunu belirtti. Kamuoyunda genellikle yalnızca klima kullanımı üzerinden tartışılan yaz tüketiminin aslında çok daha karmaşık ve çok kaynaklı olduğunu vurgulayan Öner, "Sıcak havayla birlikte buzdolapları içerideki ısınan havayı soğutmak için daha fazla çalışıyor, kompresörler sık sık devreye giriyor. Nem ve terleme, kıyafetlerin daha sık değiştirilmesine ve yıkanmasına yol açıyor. Bu da çamaşır makinelerinin ve kurutucuların kullanımını artırıyor. Ütü de devreye girince ortaya neredeyse klima kadar enerji tüketen bir döngü çıkıyor. Klima sıcaklığı 22 dereceye ayarlandığında her 1 derecelik fark yaklaşık yüzde 10 ek enerji tüketimi demek. Fan hızını yüksek tutmak cihazı sürekli çalıştırır. Bakımı yapılmamış, filtresi kirli bir klima ise hem etkisiz serinlik sağlar hem fazla elektrik çeker. Sıcaklık ve nem, insanların günde birkaç kez duş almasına neden oluyor. Daha fazla çamaşır yıkanıyor. İçme suyu tüketimi artıyor. Özellikle büyük şehirlerde birim su bedeli zaten yüksek. Bu yaz, su faturaları da elektrik kadar yakıcı olabilir. Aylık 240 kilowatt saat elektrik tüketimini aşan haneler, bir üst kademeye geçiyor ve yaklaşık yüzde 40 daha pahalı tarifeden ödeme yapıyor. Su aboneliklerinde de benzer bir yapı var. Ancak birçok aile bu kademeye geçtiğini fark etmiyor bile. Faturada yaşanacak artış sürpriz değil; matematiksel bir sonuç" dedi.
Basit önlemlerle yüzde 20’ye varan tasarruf mümkün
Öner, yüksek faturalar karşısında bireysel düzeyde alınabilecek etkili önlemler için klima ayarının 24 dereceye sabitlenmesini, fan hızının düşükte kullanılmasını ve güneş alan camlara perde veya cam filmi uygulanmasını önerdi. Öner, ayrıca gece serinliğinde nem alma modunun çalıştırılmasını, klimanın filtrelerinin düzenli bir şekilde temizlenip bakımlarının ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Enerji tasarrufunun yalnızca cihaz ayarlarıyla değil, günlük alışkanlıklarla da doğrudan ilişkili olduğunu belirten Öner, duş alırken suyu sonuna kadar açmayıp düşük debili duşla temizliğin mümkün olduğuna değindi. Buzdolabının kapağının sık açıp kapatılmaması gerektiğini dile getiren Öner, her açılışta sıcak havanın gireceğini ve cihazın çalışma süresinin uzayacağını belirtti. Çamaşırların kısa programda yıkanılması gerektiğini, yazın çamaşırların genellikle kirlenmeden değil terlemeden dolayı yıkandığına değinen Öner, kısa programın yeterli olduğunu ifade etti.
"Enerji ve su artık sadece birer hizmet değil, sürdürülebilir yaşamın anahtarıdır"
Kamu kurumlarını göreve çağıran Öner, "Enerji Bakanlığı, belediyeler, EPDK ve su idareleri sade, açık ve anlaşılır bilgilendirme kampanyaları başlatmalı. Faturalar sadeleştirilmeli, hangi cihaz ne kadar tüketiyor örneklerle anlatılmalı. Kamu spotları, sosyal medya videoları ve mobil rehberler devreye girmeli. Serinlemek, su içmek ve çamaşır yıkamak lüks olmamalı. Sosyal tarifeler, hedefli destek mekanizmaları ve tüketim uyarı sistemleri gecikmeden hayata geçirilmelidir. Aksi takdirde yaz aylarında yaşamak bile maliyetli hale gelir. Klima düğmesine bastığınızda, musluğu açtığınızda bu krizi yaşıyorsunuz. Yüksek tüketim ve kademeli tarifelerin birleşimi, bu yazı ekonomik açıdan da ‘yanıcı’ hale getirdi. Bu tabloyu değiştirmek hem bireylerin hem kurumların bilinçli adımlar atmasıyla mümkün. Enerji ve su artık sadece birer hizmet değil, sürdürülebilir yaşamın anahtarıdır" ifadelerini kullandı.

İhlas Haber Ajanası
Fenoreporter’deki bu bölümde, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından sağlanan haberler, herhangi bir editoryal müdahale olmaksızın doğrudan ajans kanallarından iletildiği şekliyle yayınlanmaktadır. Bu alanda yer alan tüm haberlerin hukuki sorumluluğu, haberi ileten ajanslara aittir.