Camdaki Kız Levent Tuğrul Tülek Kimdir?

Camdaki Kız Levent Tuğrul Tülek kimdir? OGM Pictures imzalı, ilk bölümü 8 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan, yönetmenliğini Nadim Güç'ün yaptığı, senaryosunu Seda Altaylı Turgutlu ve Yeşim Aslan'ın yazdığı Camdaki Kız dizisinde canlandırdığı Levent karakteriyle geniş kitlelerin beğenisini kazanan ünlü oyuncu Tuğrul Tülek ile ilgili bilgiler sosyal medyada ve internette sıklıkla araştırılıyor. Peki Tuğrul Tülek kimdir? Nerelidir? Sevgilisi var mı? Evli mi? Burcu nedir? Cevaplar haberimizde..

 

Camdaki Kız Levent Tuğrul Tülek kimdir? OGM Pictures imzalı, ilk bölümü 8 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan, yönetmenliğini Nadim Güç'ün yaptığı, senaryosunu Seda Altaylı Turgutlu ve Yeşim Aslan'ın yazdığı Camdaki Kız dizisinde canlandırdığı Levent karakteriyle geniş kitlelerin beğenisini kazanan ünlü oyuncu Tuğrul Tülek ile ilgili bilgiler sosyal medyada ve internette sıklıkla araştırılıyor. Peki Tuğrul Tülek kimdir? Nerelidir? Sevgilisi var mı? Evli mi? Burcu nedir? Cevaplar haberimizde..

 

camdaki kiz levent tugrul tulek kimdir

 

Camdaki Kız Levent Tuğrul Tülek kimdir?

 

Tuğrul Tülek, 26 Eylül 1976 tarihinde Bursa’da doğmuştur. Türk dizi, sinema, tiyatro oyuncusu, yönetmen müzisyen, yorumcu ve çevirmen. Tuğrul Tülek, 26 Eylül 1976 yılında doğdu. 1999 yılında Uludağ Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü'nden mezun oldu. Aynı yıl Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı Tiyatrosu'nda oyuncu olarak çalışmaya başladı. 2002 yılında konservatuvar sınavını kazanarak Anadolu Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde ikinci lisans eğitimine başladı, 2006 yılında mezun oldu. Bu süre içinde değişim öğrencisi olarak Varşova, Polonya'da Akademia Teatralna im Aleksandra Zalwerowicza oyunculuk okulunda da eğitim aldı.

 

Tuğrul Tülek, 2007-2008 yılında Tiyatro DOT'un Kürklü Merkür oyununda "Naz" karakterini canlandırdı. Bu rol ona 12.Afife Tiyatro Ödülleri'nde "Yardımcı Rolde En İyi Erkek Oyuncu" adaylığı getirdi. Aynı yıl tüm Kürklü Merkür oyuncularıyla Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncuları Ödülleri'nde "Efes Pilsen Gençlik Özel Ödülü"nü paylaştı.

 

Tuğrul Tülek, 2009 yılından itibaren TRT Çocuk'da hafta içi her gün canlı yayınlanan Rüzgar Gülü adlı yarışma programını sunmaya başladı. 22 Haziran 2010 tarihinden itibaren Kanal D ekranlarında yayınlanmaya başlamış olan ‘Mükemmel Çift’ adlı dizide gay rolünü canlandırdığı için TRT'den atılmıştır.

 

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın hazırladığı "İstanbul 2010 Kültür Başkenti" tanıtımı için çekilen "Haydarpaşa'nın Keşfi" adlı filmde rol almıştır.

 

 

Bursa’da doğdu, büyüdü. Ailesi elinde bir mesleği olsun istediği için İngilizce öğretmenliği okudu. “Ailelerimiz bizi hep güvenli ve garanti işlerde görmek istediler, dolayısıyla tiyatrocu olmak, onların pek tercih ettiği bir şey değildi. Ben de ‘İngilizce öğretmenliği okuyayım bari’ diyerek bölüme girdim, okulda bir tiyatro grubuna katıldım ve muazzam bir dört yıl geçirdim. Sürekli ürettik, oyunlar oynadık, gezdik ve iyi bir ekiptik. Ancak okul bittikten sonra işin farkına vardım, gözümün önüne 25 yıl sonra nerede olabileceğim geldi, İngilizce öğretmenliği yapmak istemediğimi anladım. Sonra kendi kendine evrildi ve Bursa’da oyunculuğa başladım. Üç yılın ardından yeniden okula girdim.”

 

1999 yılında Uludağ Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldu. Aynı yıl Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı Tiyatrosu’nda oyuncu olarak çalışmaya başladı. 2002 yılında konservatuvar sınavını kazanarak Anadolu Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde ikinci lisans eğitimine başladı, 2006 yılında mezun oldu. Bu süre içinde değişim öğrencisi olarak Varşova, Polonya’da Akademia Teatralna im Aleksandra Zalwerowicza Oyunculuk Okulu’nda da eğitim aldı.

 

İstemeyerek okuduğu İngilizce öğretmenliği bölümü, hayatının her noktasında avantaj olarak yerini aldı. “Çocukken çok dalga geçerdim ‘altın bilezik’ muhabbetiyle ama hayat, tecrübeyle size gayet güzel öğretiyor her şeyi. Hep tiyatro okumak istedim ama işte sonuçta kendimi İngilizce öğretmenliği okurken buldum. Aklımda bölümü yarım bırakıp konservatuvara gitmek vardı ama olmadı hatta bölümü bitirdim. Ancak mezun olduktan sonra anladım ki ben öyle bir kariyer istemiyorum ve istediğim hedefe ulaşmak için konservatuvar sınavına girdim, kazandım, Eskişehir’de kendime yeni bir hayat kurdum. Bütün bu adımları atarken İngilizce öğretmenliği hep hayatımı kurtardı. Konservatuvara 26 yaşında girmiştim yani ailemden ekonomik destek beklemek gibi bir durum olamazdı, dolayısıyla bütün oyunculuk eğitimim boyunca hem İngilizce öğretmeni olarak çalıştım hem okudum. Sonrasında öğrenci değişim programına başvurdum ve İngilizce bildiğim için kendime bir okul bulup gerekli yazışmaları yaptım ve son senemi Polonya’da okudum. İstanbul’a DOT’un seçmelerini kazanıp geldiğimde ilk 4 sene İngilizce öğretmenliği yapmaya devam ettim. Pek çok yazarın oyunlarını kendi dillerinde okuyup çevirme şansım oldu, yurtdışında ortak projelerde çalışma fırsatım oldu. Kısacası İngilizce gerçekten altın bilezik gibi bileğimde hep benimleydi, hep hayatımı kurtardı.” Televizyon macerasına 2008 yılında, ‘Karamel’ dizisinde canlandırdığı ‘Buğra’ karakteriyle başladı. ‘Hatırla Gönül’ dizisinde canlandırdığı ‘Ali Yücelen’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

 

Pandemi döneminde, daha hoşgörülü, daha üretken, daha yardımsever tarafının ortaya çıktığını düşünüyor. “Kaygılar, korkular ortak olunca ümitler ve dilekler de ortak oluyor tabii. Herkes birbirinin fikrinde, üretiminde düşünmeden yer aldı, herkes uzaktan olmasına rağmen birbirine daha kolay entegre oldu. Sanırım eleştirel, eski, köhne ve yüksek sesleri daha az duyar, dinler olduk. Fiziksel uzaklığımız aslında çoğumuzu birbirimize daha çok yaklaştırdı.”

 

Oyunculuk ve yönetmenlik yaptıkça, kendisi hakkında bilmediği ya da o zamana fark etmediği birçok şey öğrendi. “Duygularımı ve durumları daha doğru tarif etmeyi öğrendiğimi düşünüyorum. Siz mücadelenizi sürdürdüğünüz, çalıştığınız ve evrildiğiniz sürece işlerin istediğiniz gibi olacağını gördüm. Beni dönüştürdü ve değiştirdi, eskiden çok daha öfkeli, her şeyi kafaya takan bir insandım. Yönetmenlik sadece oyunu yönetmek değil de ekibi yönetmek demek, herkesi bir ekip haline dönüştürebilmek demek. Dolayısıyla bunların hepsi daha sabırlı, daha çözümcü bir insan olmamı sağladı.”

 

İş yaşamında, kolektif üretimin müptelası; kalabalık kulisler, kalabalık oyunlar, oyun öncesi ve sonrasında birlikte geçirilen vakitlerden çok büyük keyif alıyor. “Oynamak, paylaştıkça büyüyen bir şey. Büyülü bir his. Umarım hiç kaybetmem. Benim motivasyonum oynamak, sanırım o yüzden de oyunculuğu seçtim. Kendimi mutlu ve anlamlı hissettiğim anlar hep sahnede olduğum, arkadaşlarımla oyun oynadığım zamanlar. Yaşım ilerledikçe bu hissi daha iyi anlamlandırıyorum çünkü beni hep genç, zinde tutan şey bu hismiş aslında. Yokluğunu pandemi döneminde daha çok hissettiğim bir şey mesela ‘oyun oynamak’.” Oyunculuğunun ve yönetmenliğinin birbirini beslediğini düşünüyor. “Ben çok uzun yıllar aynı yönetmenlerle çalıştım ve son dört-beş yıldır farklı yönetmenlerle çalışmaya başlıyorum. Bu tabii ki beni eğitiyor her seferinde. Bu yıl ilk kez bambaşka bir ekolle çalıştım; Mehmet Birkiye’nin çalışma biçimine, oyunu ele alış şekline, oyuncuyla kurduğu ilişkiye hayranlık besledim. Yeterince açıksanız, her tecrübe başka bir şey öğretiyor. Senaryo da yazıyorum, yıllardır yazdığım bir film senaryosu var, ara ara gündeme getiriyoruz ama çok hızlıca ilerleyen işler değil bunlar. Onun dışında dijital platformlar için yazdığım bir proje vardı. Yani işin yazma tarafı hep devam ediyor ama gerçeğe dönüşmesi çok hızlı ilerleyen bir süreç değil, yazmaya devam ediyorum. Her şeyin zamanı mutlaka geliyor.”

 

İlerleyen zamanlarda çocuk ve gençlik tiyatrosuna dair bir çalışma yapmak istiyor. “Çocuklara daha doğru bir yerden ulaşabilirsek, onlar da daha bilinçli seyircilere dönüşecekler, tiyatro kültürünü anlayacaklar. Onlara kendilerini daha iyi hissettirecek, hikaye anlatıcılığının ön plana çıktığı ve dünya standartlarında işler yapmak istiyorum.”

 

Pandemi döneminde, karantina sürecinde evinin kıymetini daha iyi anladığını söylüyor. “Evimi biraz hor kullanmışım, çok ilgilenmemişim şimdiye kadar. Yalnızlık beni hiçbir zaman korkutmamıştı ama bu süreçte iyice keyif almaya başladım bu durumdan yani en azından bir süre daha yalnızlığım benim için çok kıymetli.”