Diyelim ki, hafta sonu. Uyandınız. İşe gitmek yok. “Biraz daha uyuyabilirim” diyerek başınızı yastığa gömdünüz. Belki öğleye kadar daha uyudunuz. Ama bilin ki, bu ek uyku vücudunuzu dinlendirmiyor; tam tersine üstünüzden bir kamyon geçmiş gibi bir duyguya kapılıyorsunuz.

Fenoreporter - Sağlık Haberleri Servisi

Bu duygu biraz da akşam kalmaya benziyor. Ama kesinlikle bir akşam önce, ölçüyü kaçırmış olsanız bile, içkinin verdiği duyguyla ilgisi yok. Bu, beyninizin gece-gündüz dengesini ayarlayan bölümündeki kaosla ilgili. Sabah uyandıktan sonra “Biraz daha uyuyayım, bugün iş yok-güç yok” rahatlığınız, beyninizin uyku ritmini bozuyor. Oysa siz o tatil sabahı biraz daha uyuyarak vücudunuza iyilik yaptığınızı sanıyorsunuz. Kesinlikle yanlış.

İç biyolojik saatiniz beyninizin “Hipotalamus” denilen küçücük bir bölgesinde yer alıyor. Beynin bu bölgesi açlık, susuzluk, vücut ısısı başta olmak üzere bünyeyle ilgili bir çok fonksiyonu üstleniyor. Bunların arasında uyku-uyanıklık dengesini sağlamak da var.

Gün ışığı pencereden içeri sızınca beyin, sabah olduğunu anlıyor ve vücudun tüm hücrelerine yeni bir güne hazırlanmaları mesajlarını gönderiyor Akşam ise tam tersine, uyku hormonu olan “Melatonin” pompalayarak “Yatma zamanı geldi” sinyalleri yolluyor.

Tüm bu süreçler otomatik olarak işliyor. Birden ihtiyacın üstünde bir uykuya daldığınızda iç biyolojik saatinizin ayarını bozuyorsunuz ve uyandığınızda sanki uykunuzu alamamış duygusuyla kendinizi daha yorgun hissediyorsunuz. Tıpkı, kıtalar arası uçuşlarda saat dilimi farkından ötürü “Jet Lag” olmak gibi.