Başlık biraz anlamsız gibi ama bu haftanın konusu Barbie ile Oppenheimer filminin aynı anda vizyona girmesiyle sosyal alemin birleşmiş olguya taktığı isimden başkası değil ‘’BARHEIMER’’

 

Pandemiden sonra film endüstrisinin bir türlü eski performansını yakalayamadığı kesin. Son yapılan büyük bütçeli filmlerde başta Hollywood olmak üzre dünyadaki yapım şirketlerini mutlu etmiş görünmüyor. Özelliklede izleyici memnun değil, memnuniyetsizliklerini de sinema salonlarını boş bırakarak belli ediyorlar.

 

barheimer

 

Geçtiğimiz günlerde vizyona giren Indiana Jones’un son ve final filmide hüsrana uğrayanlardan. Tom Cruise’un şahsi başarılarını 60 a dayanan yaşıyla dublör kullanmadan çektiği filmleri saymazsak Avatar 2 bile bekleneni veremedi sinemaseverlere. Tüm bunların üzerine Amerikada başlayan son 65 yılın en büyük sektör grevi oyuncular ile Yapımcılar arasındaki duvarı iyice büyüttü. Üstüne üstlük birde dijital platformların izleyiciye daha ekonomik şekilde evlerindeki TV lere kilitlemeside cabası.

 

İşte tüm bu olumsuzluklara rağmen Beyaz Perde geçtiğimiz haftalarda başta Mission Imposible 7 olmak üzere 21 Temmuzda vizyona giren Oppenheimer ve Barbie filmleriyle biraz eski günlerine geri dönüyor hissini uyandırdı bende.

 

Tom Cruise’ın imkansız sahnelerde bile dublör kullanmaması ve sahnelerin kamera arkası görüntülerini Youtube gibi sosyal platformlarda organize şekilde paylaşması filmi için yaptığı mükemmel stratejik bir marketing hareketi.

 

barheimer

 

Gelelim Barbie ile Oppenheimer’e ; Barbie son elli yılın ekonomik başarı ikonu, adını bilmeyen ve ya oyuncağı görmeyen yoktur herhalde. Yapımcılar bu ikonu öyle kullanmışlarki Barbie efsanesi yeniden canlanıverdi, hem sosyal platformlarda, hem oyuncak endüstrisinde hemde filmde… Filmin konusunuda zaten oyuncak Barbie’nin canlanarak gerçek hayatta karşımıza çıkmasını anlatıyor,

 

barheimer

 

Oppenheimer ie bambaşka bir dünya; Christopher Nolan’ın ustalık işi, konuyu tekil olarak anlatması büyük bir ustalık gösterisi, gerek filmin konusu gerekse İnsanlık tarihini ilgilendirmesi herkesin ilgisini çekiyor.

Türkiye’de ve Dünya aynı anda 21 Temmuz’da vizyona giren iki film il 3 gün rakamlarına göre başabaş denebilecek bir hasılat yakalamış durumda, Türkiye’de Oppenheimer bir öndeyken dünyada ise Barbie biraz önde..


YAZARIN DİĞER YAZILARI